DOĞU - BATI YAKINLAŞMALARI

Stok Kodu:
9786055279073
Boyut:
156
Sayfa Sayısı:
156
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012
Çeviren:
Hüseyin Ağuiçenoğlu
Resimleyen:
1
Dili:
Türkçe
111,38
9786055279073
1037494
DOĞU - BATI YAKINLAŞMALARI
DOĞU - BATI YAKINLAŞMALARI
111.38

Batılı teknik resimlerin, bir başka deyişle, resmin iletişim araçlarının tüm dünyayı fethettiği dijital medya çağında neredeyse kaybolmuş İslamihayat, Annemarie Schimmel'in incelemesinin arka planında da görüleceği gibi, esasen etik ve estetik bir bilince dayanır. Bu unutulmaya yüz tutmuş estetik ve etik bilincin tarihsel ve yorumcu bir tarzda gözler önüne serilebilmesi için İslam'ın dünya kültürüne katkısını doğru aktarmak, bugün her zamankinden daha büyük önem arz eder. Avrupa ile İslam kültürü arasında vuku bulan karşılaşmalar ve yakınlaşmalar, yıkıcı ve yapıcı etkileriyle günümüzdeki kültürel içiçeliğin evveliyatı olarak okunabilir. Bu çalışmasında farklı iki kültürün tarihsel durumlarına, hareketliliklerine ve karşılıklı etkileşimlerine yönelen Schimmel, politika, edebiyat, bilim, felsefe, kültür ve sanat tarihini kaynaştırıp Avrupai ve İslami nefsin tarihteki kesik solukları olarak bazı izleri takip eder. Bu izleri zaman ve mekânın, gayb ve ifşanın berzahından hareketle dil ve şiirde, resim ve nazarda, tasavvur ve tasvirde, akıl ve imanda, eser ve tesirde, çeviri ve alımlamada, görme ve duymada, mimari ve musikide, nihayet okuma ve yazmada görülür kılar. Elinizdeki Schimmel metni, temastan ve keza zıt kutuplardan sıyrılan Garb'ın ve Şark'ın vicahıyla bizi karşı karşıya bırakır ki, Avrupa ile İslam dünyası arasında yapılandan yaşanmışlığa doğru başkalaşan tecrübenin nasıl metinsel bir ifadeye ve kültürel bir vücuda büründüğünü bütün açıklığıyla ve çarpıklığıyla teşhis eder.

Doğu-Batı birbirinden ayrılmaz

Şarkiyatçılık çalışmalarının gelmiş geçmiş en üretken isimlerinden Annemarie Schimmel, Türkçeye çevrilen son kitabı Doğu Batı Yakınlaşmaları'nda, Avrupa'nın İslam dünyasıyla karşılaşmasını konu ediniyor. Schimmel, iki kültür arasında karşılıklı bir etkilenme olduğu görüşünde.

Türk okuru, Annemarie Schimmel'ı tanıyor. Dinler tarihi üzerine çalışmalarının ve tasavvufa ilişkin eserlerinin Türkçeye çevrildiği biliniyor. Schimmel'ın 1950'li yıllarda İstanbul dergisinde Cemile Kıratlı imzasıyla yazdıkları da…

Türkçeye çevrilen son kitabı Doğu Batı Yakınlaşmaları'nda Schimmel, kitabın alt başlığında belirtildiği gibi, "Avrupa'nın İslam Dünyasıyla Karşılaşması"nı konu ediniyor. Bu karşılaşma nasıl bir ilişkiyle gerçekleşmiştir? Avrupa'nın İslam dünyasına olan entelektüel ve estetik borçları mıdır öne çıkan, yoksa İslam'ın Avrupa'dan aldıkları mı? Annemarie Schimmel, tarihsel durumun karşılıklı bir etkilenme olduğu kanısında. Şöyle de söylenebilir belki: İslam, Avrupa'yı kendi medeniyetinin o muhteşem estetiğiyle etkilerken, Avrupa da İslam'ı daha çok bilim ve teknolojisiyle etkilemiştir.

Müslümanların bilime katkısı

Sorunun böyle şematik ve indirgemeci bir yaklaşımla ele alınmasının sakıncalarını göz ardı etmek, elbette söz konusu değil. Ama Sicilya ve İspanya üzerinden gelen İslam etkisinin sadece Arap sanatının Avrupa'yı estetize etmesiyle sınırlandırılamayacağı da açık. Schimmel, Arapların özellikle matematik ve astronomi alanlarındaki katkılarından söz ederken şunları yazıyor örneğin: "Araplar matematikle ilgili eserleri Yunanistan ve Hindistan'dan alıp diğer bazı bilim dallarında yaptıkları gibi o denli geliştirdiler ki, Avrupa'da Rönesans'a kadar temel teşkil edecek bir seviyeye ulaştırdılar." Matematikte El Harezmî ve Schimmel'ın diğer bilimler dediği alanlarda, özellikle fizikte İbn Heysem, tıp alanında Er Razî ve İbn Sina.

İbn Sina'nın tıp alanındaki katkılarının ötesinde, felsefe sistemiyle de karşılaşan Batı, onu bir Aristoteles yorumcusu olarak değerlendiriyor ve felsefî eserleri Toledolu başpiskopos Raymond'un desteğiyle 12. yüzyıla doğru Latinceye tercüme ediliyordu. Fakat Batı felsefesine asıl önemli katkıyı İbn Rüşd 'çifte hakikat' doktrini ile yapacaktır. Schimmel'ın belirttiği gibi, İbn Rüşd'ün görüşlerini benimseyen Brabantlı Siger'le karşıtları arasındaki tartışmalar, "Ortaçağ felsefe tarihinin bir parçasıdır."

Bunu bir 'aracılık' mantığıyla da okumak mümkün. Avrupa, Araplardan aldıklarına karşı neler verdi? Schimmel meseleyi böyle okuyanlara cevap olarak şunları yazıyor: "Arapların Yunan düşüncesini Batı'ya taşımalarında gösterdikleri başarılar, bazı âlimleri İslam'ın tarihsel rolünün raison d'etre'inin [varlık sebebinin] bu aracılıktan ibaret olduğu ve onun yerine getirilmesiyle son bulduğu türünden bir anlayışa sevk etti. Buna karşı Müslüman modernistler, Şark'ın Batı'dan teknik başarıları almasının meşru olduğunu, çünkü bunun Müslümanların Orta Çağ'da Batı'ya getirdikleri düşünce sermayesinin bir nevi meyvesi olduğunu ileri sürerler." Anlaşılan şu: Müslümanlar, Batı'ya 'aracılık ederek' getirdiklerine karşılık, Avrupa'nın teknik başarılarını aldılarsa bu onların meşru hakkıdır. Bir değiş tokuş mantığı!

Batı'nın ideolojik oryantalizminin görünümlerinden birine Schimmel'ın yukarıdaki sözleri açıkça tanıklık ediyor. İslam'ın, Avrupa'nın zihin tarihine katkılarını sıradan bir aracılık gibi gösterip değersizleştirmek, oryantalizmin ta kendisi değil midir?

Romantikçilerin Doğu'yu keşfi

Fakat Batı'nın, İslam'ın deyiş yerindeyse geist'ini keşfetmesi 19. yüzyıl Romantizmiyle başlıyor. Büyük Alman Romantik düşünürü Herder'in Doğu'ya duyduğu büyük ilgi sayesinde sonraki kuşak Romantikler, "Herder'in hayalinin takipçisi olurlar; onun yabancı ve Ortaçağ şiirine olan sevgisini devralıp Friedrich Schlegel'in 1800'de yazdığı gibi, 'Şark'ta en yüksek Romantizmi' aramaya koyulurlar."

Ve elbette Hammer ve Goethe! Hammer, şarkiyat alanındaki çalışmalarıyla Alman düşünce tarihine tahmin edilemeyen bir etki yapıyorama bilimsel oryantalizm ve Fransa'da Sylvestre de Sacy'in "sıkı bir filolojik araştırma metodu" uygulayan Paris Okulu karşısında Hammer, çalışmalarının yüzeysel olduğu gerekçesiyle eleştiriliyor. Yine de Hammer'in özellikle büyük İran şairi Şirazlı Hafız'ın Divan'ını Almancaya çevirmesinin Goethe üzerindeki etkisi göz ardı edilemez. Schimmel şöyle yazıyor: "[Hammer'in] eserleri arasında Alman edebiyatında tek etki bırakan Hafız Divanı'ydı. Çünkü Goethe bu eserle uzun süre uzak kaldığı 'gerçek Doğu'ya' tekrar döner ve Hammer'in pek şiirsel olmayan çevirisinde bile 'ikizi' olarak övdüğü Fars şairin dehasını keşfetme imkânı bulur."

Belki de Doğu-Batı yakınlaşmaları konusunda en anlamlı söz, Goethe'nindir: "Kendini ve başkalarını tanıyan/ anlar ki/ Şark ve Garp/ artık birbirinden ayrılmaz."

Sakine Korkmaz, Kitap Zamanı, Zaman Gazetesi, 05.06.2012


Doğu-Batı Yakınlaşmaları

Annemarie Schimmel 'Doğu-Batı Yakınlaşmaları'nda, Avrupa'nın İslam dünyasıyla karşılaşmasını anlatıyor. Karşılaşma neticesinde, iki kültür arasında önemli bir etkileşmenin yaşandığı tezi, kitabın omurgasını oluşturuyor. Schimmel, Arapların Sicilya ve İspanya üzerinden başlayan Avrupa ile temaslarında, Avrupa'yı matematik, fizik, tıp ve felsefe alanlarında etkilediğini belirtiyor. Yazar bu etkiyi her biri döneminin önde gelen ilim insanlarından olan El Harezmî, Er Razî, İbn Sina, İbn Heysem ve İbn Rüşd gibi isimler üzerinden izlerken, aynı zamanda Avrupa'nın da teknik aracılığıylaİslamdünyasını ne şekilde etkilediğini araştırıyor.

Erkan Canan, Radikal Kitap, 15.06.2012

Batılı teknik resimlerin, bir başka deyişle, resmin iletişim araçlarının tüm dünyayı fethettiği dijital medya çağında neredeyse kaybolmuş İslamihayat, Annemarie Schimmel'in incelemesinin arka planında da görüleceği gibi, esasen etik ve estetik bir bilince dayanır. Bu unutulmaya yüz tutmuş estetik ve etik bilincin tarihsel ve yorumcu bir tarzda gözler önüne serilebilmesi için İslam'ın dünya kültürüne katkısını doğru aktarmak, bugün her zamankinden daha büyük önem arz eder. Avrupa ile İslam kültürü arasında vuku bulan karşılaşmalar ve yakınlaşmalar, yıkıcı ve yapıcı etkileriyle günümüzdeki kültürel içiçeliğin evveliyatı olarak okunabilir. Bu çalışmasında farklı iki kültürün tarihsel durumlarına, hareketliliklerine ve karşılıklı etkileşimlerine yönelen Schimmel, politika, edebiyat, bilim, felsefe, kültür ve sanat tarihini kaynaştırıp Avrupai ve İslami nefsin tarihteki kesik solukları olarak bazı izleri takip eder. Bu izleri zaman ve mekânın, gayb ve ifşanın berzahından hareketle dil ve şiirde, resim ve nazarda, tasavvur ve tasvirde, akıl ve imanda, eser ve tesirde, çeviri ve alımlamada, görme ve duymada, mimari ve musikide, nihayet okuma ve yazmada görülür kılar. Elinizdeki Schimmel metni, temastan ve keza zıt kutuplardan sıyrılan Garb'ın ve Şark'ın vicahıyla bizi karşı karşıya bırakır ki, Avrupa ile İslam dünyası arasında yapılandan yaşanmışlığa doğru başkalaşan tecrübenin nasıl metinsel bir ifadeye ve kültürel bir vücuda büründüğünü bütün açıklığıyla ve çarpıklığıyla teşhis eder.

Doğu-Batı birbirinden ayrılmaz

Şarkiyatçılık çalışmalarının gelmiş geçmiş en üretken isimlerinden Annemarie Schimmel, Türkçeye çevrilen son kitabı Doğu Batı Yakınlaşmaları'nda, Avrupa'nın İslam dünyasıyla karşılaşmasını konu ediniyor. Schimmel, iki kültür arasında karşılıklı bir etkilenme olduğu görüşünde.

Türk okuru, Annemarie Schimmel'ı tanıyor. Dinler tarihi üzerine çalışmalarının ve tasavvufa ilişkin eserlerinin Türkçeye çevrildiği biliniyor. Schimmel'ın 1950'li yıllarda İstanbul dergisinde Cemile Kıratlı imzasıyla yazdıkları da…

Türkçeye çevrilen son kitabı Doğu Batı Yakınlaşmaları'nda Schimmel, kitabın alt başlığında belirtildiği gibi, "Avrupa'nın İslam Dünyasıyla Karşılaşması"nı konu ediniyor. Bu karşılaşma nasıl bir ilişkiyle gerçekleşmiştir? Avrupa'nın İslam dünyasına olan entelektüel ve estetik borçları mıdır öne çıkan, yoksa İslam'ın Avrupa'dan aldıkları mı? Annemarie Schimmel, tarihsel durumun karşılıklı bir etkilenme olduğu kanısında. Şöyle de söylenebilir belki: İslam, Avrupa'yı kendi medeniyetinin o muhteşem estetiğiyle etkilerken, Avrupa da İslam'ı daha çok bilim ve teknolojisiyle etkilemiştir.

Müslümanların bilime katkısı

Sorunun böyle şematik ve indirgemeci bir yaklaşımla ele alınmasının sakıncalarını göz ardı etmek, elbette söz konusu değil. Ama Sicilya ve İspanya üzerinden gelen İslam etkisinin sadece Arap sanatının Avrupa'yı estetize etmesiyle sınırlandırılamayacağı da açık. Schimmel, Arapların özellikle matematik ve astronomi alanlarındaki katkılarından söz ederken şunları yazıyor örneğin: "Araplar matematikle ilgili eserleri Yunanistan ve Hindistan'dan alıp diğer bazı bilim dallarında yaptıkları gibi o denli geliştirdiler ki, Avrupa'da Rönesans'a kadar temel teşkil edecek bir seviyeye ulaştırdılar." Matematikte El Harezmî ve Schimmel'ın diğer bilimler dediği alanlarda, özellikle fizikte İbn Heysem, tıp alanında Er Razî ve İbn Sina.

İbn Sina'nın tıp alanındaki katkılarının ötesinde, felsefe sistemiyle de karşılaşan Batı, onu bir Aristoteles yorumcusu olarak değerlendiriyor ve felsefî eserleri Toledolu başpiskopos Raymond'un desteğiyle 12. yüzyıla doğru Latinceye tercüme ediliyordu. Fakat Batı felsefesine asıl önemli katkıyı İbn Rüşd 'çifte hakikat' doktrini ile yapacaktır. Schimmel'ın belirttiği gibi, İbn Rüşd'ün görüşlerini benimseyen Brabantlı Siger'le karşıtları arasındaki tartışmalar, "Ortaçağ felsefe tarihinin bir parçasıdır."

Bunu bir 'aracılık' mantığıyla da okumak mümkün. Avrupa, Araplardan aldıklarına karşı neler verdi? Schimmel meseleyi böyle okuyanlara cevap olarak şunları yazıyor: "Arapların Yunan düşüncesini Batı'ya taşımalarında gösterdikleri başarılar, bazı âlimleri İslam'ın tarihsel rolünün raison d'etre'inin [varlık sebebinin] bu aracılıktan ibaret olduğu ve onun yerine getirilmesiyle son bulduğu türünden bir anlayışa sevk etti. Buna karşı Müslüman modernistler, Şark'ın Batı'dan teknik başarıları almasının meşru olduğunu, çünkü bunun Müslümanların Orta Çağ'da Batı'ya getirdikleri düşünce sermayesinin bir nevi meyvesi olduğunu ileri sürerler." Anlaşılan şu: Müslümanlar, Batı'ya 'aracılık ederek' getirdiklerine karşılık, Avrupa'nın teknik başarılarını aldılarsa bu onların meşru hakkıdır. Bir değiş tokuş mantığı!

Batı'nın ideolojik oryantalizminin görünümlerinden birine Schimmel'ın yukarıdaki sözleri açıkça tanıklık ediyor. İslam'ın, Avrupa'nın zihin tarihine katkılarını sıradan bir aracılık gibi gösterip değersizleştirmek, oryantalizmin ta kendisi değil midir?

Romantikçilerin Doğu'yu keşfi

Fakat Batı'nın, İslam'ın deyiş yerindeyse geist'ini keşfetmesi 19. yüzyıl Romantizmiyle başlıyor. Büyük Alman Romantik düşünürü Herder'in Doğu'ya duyduğu büyük ilgi sayesinde sonraki kuşak Romantikler, "Herder'in hayalinin takipçisi olurlar; onun yabancı ve Ortaçağ şiirine olan sevgisini devralıp Friedrich Schlegel'in 1800'de yazdığı gibi, 'Şark'ta en yüksek Romantizmi' aramaya koyulurlar."

Ve elbette Hammer ve Goethe! Hammer, şarkiyat alanındaki çalışmalarıyla Alman düşünce tarihine tahmin edilemeyen bir etki yapıyorama bilimsel oryantalizm ve Fransa'da Sylvestre de Sacy'in "sıkı bir filolojik araştırma metodu" uygulayan Paris Okulu karşısında Hammer, çalışmalarının yüzeysel olduğu gerekçesiyle eleştiriliyor. Yine de Hammer'in özellikle büyük İran şairi Şirazlı Hafız'ın Divan'ını Almancaya çevirmesinin Goethe üzerindeki etkisi göz ardı edilemez. Schimmel şöyle yazıyor: "[Hammer'in] eserleri arasında Alman edebiyatında tek etki bırakan Hafız Divanı'ydı. Çünkü Goethe bu eserle uzun süre uzak kaldığı 'gerçek Doğu'ya' tekrar döner ve Hammer'in pek şiirsel olmayan çevirisinde bile 'ikizi' olarak övdüğü Fars şairin dehasını keşfetme imkânı bulur."

Belki de Doğu-Batı yakınlaşmaları konusunda en anlamlı söz, Goethe'nindir: "Kendini ve başkalarını tanıyan/ anlar ki/ Şark ve Garp/ artık birbirinden ayrılmaz."

Sakine Korkmaz, Kitap Zamanı, Zaman Gazetesi, 05.06.2012


Doğu-Batı Yakınlaşmaları

Annemarie Schimmel 'Doğu-Batı Yakınlaşmaları'nda, Avrupa'nın İslam dünyasıyla karşılaşmasını anlatıyor. Karşılaşma neticesinde, iki kültür arasında önemli bir etkileşmenin yaşandığı tezi, kitabın omurgasını oluşturuyor. Schimmel, Arapların Sicilya ve İspanya üzerinden başlayan Avrupa ile temaslarında, Avrupa'yı matematik, fizik, tıp ve felsefe alanlarında etkilediğini belirtiyor. Yazar bu etkiyi her biri döneminin önde gelen ilim insanlarından olan El Harezmî, Er Razî, İbn Sina, İbn Heysem ve İbn Rüşd gibi isimler üzerinden izlerken, aynı zamanda Avrupa'nın da teknik aracılığıylaİslamdünyasını ne şekilde etkilediğini araştırıyor.

Erkan Canan, Radikal Kitap, 15.06.2012

Kitabın temin süresi ortalama 3-5 gündür. Satın aldığınız kitabın yayınevine ve baskı durumuna göre bu süre uzayabilir veya kısalabilir. Megakitap.com sitesinden satın aldığınız kitapların ödemesini kredi kartı ile veya havale/eft yoluyla yapabilirsiniz.

Kitaplar temin edildikten sonra kargoya verilecektir. Stokta bulunan kitaplar aynı gün kargoya verilir. Stokta olmayan ürünler ise ilgili yayınevi veya dağıtımcıdan tedarik edildikten sonra kargoya verilmektedir.

Kargonun teslim süresi bulunduğunuz bölgeye ve seçtiğiniz kargo firmasına göre değişkenlik göstermekle birlikte ortalama 1-2 gündür.

Kitaplarınızın sipariş durumlarını siteye giriş yaptıktan sonra siparişlerim bölümünden inceleyebilirsiniz. Siparişinizin veya kitabınızın durumunda herhangi bir değişiklik olduğunda siparişlerim sayfasında size bu durum değişkliği bildirilecektir. Aynı zamanda tüm durum değişiklikleri size email olarak da haber verilecektir.

Kapat